SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

HUDUD BAHSİ

<< 1691 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

15 - (1691) حدثني أبو الطاهر وحرملة بن يحيى. قالا: حدثنا ابن وهب يونس عن ابن شهاب. قال: أخبرني عبيدالله بن عبدالله بن عتبة؛ أنه سمع عبدالله بن عباس يقول:

 قال عمر بن الخطاب، وهو جالس على منبر رسول الله صلى الله عليه وسلم: إن الله قد بعث محمدا صلى الله عليه وسلم بالحق. وأنزل عليه الكتاب. فكان مما أنزل عليه آية الرجم. قرأناها ووعيناها وعقلناها. فرجم رسول الله صلى الله عليه وسلم ورجمنا بعده. فأخشى، إن طال بالناس زمان، أن يقول قائل: ما نجد الرجم في كتاب الله. فيضلوا بترك فريضة أنزلها الله. وإن الرجم في كتاب الله حق على من زنى إذا أحصن، من الرجال والنساء، إذا قامت البينة، أو كان الحبل أو الاعتراف.

 

[ش (فكان مما أنزل عليه آية الرجم) أراد بآية الرجم: الشيخ والشيخة إذا زنيا فارجموهما البتة. وهذا مما نسخ لفظه وبقي حكمه.

(أو كان الحبل) بأن كانت المرأة حبلى. ولم يعلم لها زوج ولا  سيد].

 

{15}

Bana Ebû't-Tâhir ile Harmele b. Yahya rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize îbnî Vehb rivayet etti. (Dediki): Bana Yûnus, İbni Şihâb'dan naklen haber verdi. (Demişki): Bana Ubeydullah b. Abdİllâh b. Utbe haber verdi ki, kendisi Abdullah b. Abbâs'ı şunu söylerken işitmiş:

 

Ömer b. Hattâb, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in minberi üzerinde otururken şöyle dedi:

 

«Hiç şüphe yok ki Allah, Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i Hak (din) ile göndermiş ve kendisine kitabı indirmiştir. Ona indirilenlerden biri de recim âyetidir. Biz bu âyeti okuduk, belledik ve anladık. Resûlulllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), recmetti; ondan sonra biz de recmetttk. Ama insanların üzerinden uzun zaman geçerse korkarım biri: Biz Allah'ın kitabında recmi bulamıyoruz, der de Allah'ın indirdiği bir farizayı terk etmekle dalâlete düşerler : Gerçekten erkek ve kadınlardan zina eden kimse üzerine —muhsan olmak, beyyine veya gebelik yahut i'tirâf bulunmak şartı ile— recim Allah'ın kitabında haktır.

 

 

(1691) - وحدثناه أبو بكر بن أبي شيبة وزهير بن حرب وابن أبي عمر. قالوا: حدثنا سفيان عن الزهري، بهذا الإسناد.

 

{…}

Bize bu hadisi Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Züheyr b. Harb ve İbni Ebî Ömer de rivayet ettiler. (Dedilerki) Bize Süfyân, Zührî'den bu isnadla rivayet etti.

 

 

İzah: DİKKAT İZAH’DAN SONRADA RİVAYETLER VAR !

Bu hadîsi Buhâri «Hudûd» bahsinde tafsilâtlı bir şekiide tahrîc etmiştir.

 

Hz. Ömer (Radiyallahu anh)'in sözüne. «Hiç şüphe yok ki Allah, Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i Hak (din) ile göndermiştir!» diye başlaması, cemaatin dikkatini çekmek, bundan sonra söyliyeceğı mühim meseleyi dinlemeye onları hazırlamak içindir. Bu mesele recim âyetidir. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e indirilenler arasında

 

«ihtiyar erkekle ihtiyar kadın zina ederlerse kendilerini behemeha! recmedin!» âyeti de vardı. Sonra âyetin iâfzı hem hükmü neshedilenler de vardır.

 

Lâfzı neshedilenlere Kur'ân hükmü verilemez; namazda okunamazlar. Ashâb-ı kiram'ın bunları yazmamaları, mushafa yazılmayacaklarına delildir. Nitekim Hz. Ömer 'in recmi minber üzerinden ilân etmesi, içlerinde birçok sahabe bulunan cemaatten hiç birinin i'tirâzda bulunmaması da recmin sübûtuna delâlet eder.

 

Muhsan olduğu halde zina eden erkek ve kadın recmedilirler. Zina yâ beyyine yahut i'tirâfla isbât edilir. Beyyine: Adalet sahibi dört erkeğin zinaya şâhidlik etmesidir; dörtten az olurlarsa şehâdetleri kabul edilmez. Bu hususlarda bütün ulemâ müttefiktirler. Yalnız şâhidlerin sıfatlarında ve zânînin suçunu dört defa i'tiraf etmesi lâzım gelip gelmiyeceğînde ihtilâf etmişlerdir. Bu cihet az sonra îzâh edilecektir.

 

Gebeliğin recme sebep teşkil etmesi Hz. Ömer (Radiyallahu anh)'ın mezhebidir. Bu hususta îmam Mâlik'le arkadaşları da ona tâbi' olmuş ve: «Kadın gebe olur, kocası veya sahibi bilinmez, zinaya mecbur edildiği dahî malum olmazsa recmi gerekir: Meğer ki garîb ve yabancı olup çocuğunun kocasından veya efendisinden olduğunu iddia ede!..» demişlerdir.

 

îmam Âzam, Şafiî ve cumhûr-u ulemâya göre gebelik mutlak surette recme sebep teşkil etmez. Bu hususta kadının kocası veya efendisi olsun olmasın, kadın yerli veya yabancı olsun, zinaya mecbur edildiğini iddia etsin etmesin hüküm birdir; beyyine yahut i'tiraf bulunmadıkça recmedilemez; çünkü şer'î hadler şüphe ile mündefi' ve sakıt olurlar.

 

Hz. Ömer (Radiyallahu anh)'ın korktuğu bilâhare hakîkaten müslümanların başına gelmiş; Haricîler'le Mu'tezile'den bazıları recmi inkâr etmişlerdir. Ömer (Radiyallahu anh)'ın bu ihbarı kerametleri cümlesindendir.

 

 

------------------------------------------------------------------------------------

KENDİ ALEYHİNE ZİNAYI İ'TİRAF EDEN KİMSE BÖLÜMÜ

------------------------------------------------------------------------------------

 

 

 

16 - (1691) وحدثني عبدالملك بن شعيب بن الليث بن سعد. حدثني أبي عن جدي. قال: حدثني عقيل عن ابن شهاب، عن أبي سلمة بن عبدالرحمن بن عوف وسعيد بن المسيب، عن أبي هريرة؛ أنه قال:

 أتى رجل من المسلمين رسول الله صلى الله عليه وسلم وهو في المسجد. فناداه. فقال: يا رسول الله! إني زنيت. فأعرض عنه. فتنحى تلقاء وجهه. فقال له: يا رسول الله! إني زنيت. فأعرض عنه. حتى ثنى ذلك عليه أربع مرات. فلما شهد على نفسه أربع شهادات، دعاه رسول الله صلى الله عليه وسلم. فقال (أبك جنون؟) قال: لا. قال (فهل أحصنت؟) قال: نعم. فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم (اذهبوا به فارجموه).

قال ابن شهاب: فأخبرني من سمع جابر بن عبدالله يقول: فكنت فيمن رجمه. فرجمناه بالمصلى فلما أذلقته الحجارة هرب. فأدركناه بالحرة فرجمناه.

 

[ش (فتنحى تلقاء وجهه) أي تحول الرجل من الجانب الذي أعرض عنه النبي صلى الله عليه وسلم إلى الجانب الآخر.

(حتى ثنى عليه أربع مرات) هو بتخفيف النون. أي كرره أربع مرات.

(بالمصلى) المراد بالمصلى، هنا، مصلى الجنائز. ولهذا قال في الرواية الأخرى: في بقيع الغرقد، وهو موضع الجنائز بالمدينة.

(فلما أذلقته) أي أصابته بحدها].

 

{16}

Bana Abdülmelik b. Şuayb b. Leys b. Sa'd rivayet etti. (Dediki): Bana babam, dedemden rivayet etti. (Demişki): Bana Ukayl, İbni Şihâb'dan, o da Ebû Seleme b. Abdirrahmân b. Avf ile Saîd b. El-Müseyyeb'den, onlar da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti ki, Ebû Hureyre şöyle demiş:

 

Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e mescidde iken müslümanlardan bir adam geldi ve kendilerine seslenerek: Yâ Resûlâllah, ben zina ettim; dedi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ondan yüzünü çevirdi. Fakat adam yüzünü çevirdiği tarafa dönerek kendilerine (tekrar) : Yâ Resûlâllah, ben zina ettim; dedi. Ondan yine yüzünü çevirdi. Tâ ki bunu dört defa tekrarladı. Adam kendi aleyhine dört defa şehâdette bulununca Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendisini çağırdı; ve:

 

«Sende delilik var mı?» diye sordu. Adam:

 

  Hayır! cevâbını verdi.

 

«Hiç evlendin mi?» diye sordu. Adam:

 

  Evet! dedi. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Bunu götürün de recmedin!» buyurdular.

 

İbni Şihâb (Demişki): Bana Câbir b. Abdillâh'ı dinleyen biri haber verdi. Câbir: «Onu recmedenler arasında ben de vardım. Onu musalla'da recmettik. Taşlar kendisini yaraladığı zaman kaçtı. Fakat biz ona Harra'da yetişerek kendisini recmettik.» diyormuş.

 

 

(1691) - ورواه الليث أيضا عن عبدالرحمن بن خالد بن مسافر، عن ابن شهاب، بهذا الإسناد، مثله.

 

{…}

Bu hadîsi Leys dahi Abdurrahmân b. Hâlid b. Müsâfir'den, o da İbni Şihâb'dan bu isnadla bunun gibi rivayet etti.

 

 

2 م - (1691) وحجدثنيه عبدالله بن عبدالرحمن الدرامي. حدثنا أبو اليمان. أخبرنا شعيب عن الزهري، بهذا الإسناد أيضا، وفي حديثهما جميعا: قال ابن شهاب: أخبرني من سمع جابر بن عبدالله. كما ذكر عقيل.

 

{…}

Bana bu hadisi Abdullah b. Abdirrahmân Ed-Dârimî de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû'l-Yemân rivayet etti. (Dediki): Bize Şuayb, Zührî'den yine bu isnâdla haber verdi.

 

Her ikisinin hadîsinde Ukayl'in zikrettiği gibi: «İbni Şihâb (Dedikî): Bana Câbir b. Abdillâh'ı dinleyen biri haber verdi.» ibaresi vardır.

 

 

3 م - (1691) وحدثني أبو الطاهر وحرملة بن يحيى. قالا: أخبرنا ابن وهب. أخبرني يونس. ح وحدثنا إسحاق بن إبراهيم. أخبرنا عبدالرزاق. أخبرنا معمر وابن جريج. كلهم عن الزهري، عن أبي سلمة، عن جابر ابن عبدالله، عن النبي صلى الله عليه وسلم، نحو رواية عقيل عن الزهري، عن سعيد وأبي سلمة، عن أبي هريرة.

 

{…}

Bana Ebû't-Tâhir ile Harmele b. Yahya da rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus haber verdi. H.

Bize İshâk b. İbrahim dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürrazzâk haber verdi. (Dediki): Bize Ma'mer ile İbni Cüreyc haber verdi.

 

Bu râvilerin hepsi Zührî'den, o da Ebû Seleme'den, o da Câbir b. Abdillâh'dan, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen Ukayl'in, Zührî'den, onun da Saîd ile Ebû Seleme'den, onların da Ebû Hureyre'den naklettikleri gibi rivayet etmişlerdir.

 

 

İzah:

Bu hadîsi Buhâri «Hudûd» bahsinde; Nesâi Recim»de muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir.

 

Gelen zât suçunu dört defa i'tiraf ettikten sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bir de:

 

«Sende delilik var mı?» diye sorması halini iyice tahkik içindir. Zîrâ bir insan, ölümünü gerektiren bir şeyi sormadan kolay kolay söylemez. Sonra burada günahın tevbe ile afvettirilmesi cihetine de gidilebilirdi. Hattâ bir rivayette Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) o zatı kavminden de tahkik etmiştir. Bu müslümanın kanı heder olmaması babında gösterilen son derece büyük bir hassasiyettir.

 

Musalla: Namazgah demektir. Burada ondan murâd: Cenaze namazlarının kılındığı yerdir. Nitekim rivayetlerin birinde bu yerin Medine'deki «El-Bakî» olduğu tasrih edilmiştir.